rahatlatıcı

listen to the pronunciation of rahatlatıcı
Türkçe - İngilizce
soothing

I often listen to soothing music in order to relax. - Rahatlamak için sık sık rahatlatıcı müzik dinlerim.

relaxing

Tom and Mary spent a relaxing week on a houseboat. - Tom ve Meryem yüzen evde rahatlatıcı bir hafta geçirdiler.

Orange blossoms have a relaxing effect and a delightful scent. - Portakal çiçekleri rahatlatıcı bir etki ve hoş bir kokuya sahiptir.

comforting

I don't find that comforting. - Onu rahatlatıcı bulmuyorum.

That's a very comforting thought. - Bu çok rahatlatıcı bir düşünce.

anodyne
solvent
soothing, calming (thing)
comfortable
composing
relieving
restful
assuring
welcome
rahatlatıcı şey
comforter
iç rahatlatıcı
relievingcomfortingsoothing
rahatlatıcı