Önemli bir rolüm var.
- I have an important role.
Bu bilgi çağıdır, ve bilgisayarlar günlük hayatımızda gittikçe önemli rol oynuyorlar.
- This is the age of information, and computers are playing an increasingly important role in our everyday life.
Ben, yeni görevinde aktif bir rol alacağından eminim.
- I am sure you will take an active role in your new position.
Kral açıkça anayasal görevini aşmıştı.
- The king had clearly overstepped his constitutional role.
İyi bir rol modelisin, Tom.
- You're a good role model, Tom.
Tom'un erkek rol modeline ihtiyacı var.
- Tom needs a male role model.
Ebeveynler çocukları için örnek alınan kimseler olmalı.
- Parents should be role models for their children.
Sami, Leyla'nın oyununda farklı roller oynadı.
- Sami played different roles in Layla's play.
Böyle rolleri sevmeye başlıyorum.
- I'm starting to like such roles.
We get role cards in drama class telling us what our characters will be.
... I'm cast in the lead role. ...
... role to play here. ...