Çabucak aşağıya gelip gelemiyeceğini içhaberleşmede ona sorduk.
- We asked him on the interphone if he could come downstairs quickly.
Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.
- Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly.
O hızla merdivenlerden yukarı gitti.
- She quickly went up the stairs.
O, hızla yaşlanıyordu.
- She was aging quickly.
Yiyecekler sıcak havada hızlıca bozulur.
- Food spoils quickly in hot weather.
Aradığı kelimeyi bulmak için sayfayı hızlıca taradı.
- He quickly scanned the page for the word he was looking for.
Her neyse, Ozawa aceleyle yağmurluğunu çıkardı ve hızlı bir şekilde çıplak kızın omuzlarına koydu.
- At any rate, Ozawa hurriedly took off his raincoat and quickly put it on the naked girl's shoulders.
O, şık bir şekilde giyinmişti.
- She's smartly dressed.
Lütfen mümkün olduğunca çabuk eve gel.
- Please come home as quickly as possible.
Onu elimden geldiği kadar çabuk bitireceğim.
- I'll finish it as quickly as I can.
Çin'in hızla geliştiğini anlamak için geldim ancak Çin halkı nispeten acelesiz bir hayat yaşıyor.
- I have come to realize that China is developing quickly but the Chinese people live a relatively leisurely life.
Biz hepimiz öleceğiz, bazılarımız çabucak, diğerleri acele etmeyecek.
- We will all die, some quickly, others will take their time.
Çok hızlı şekilde hareket etmek zorundayız.
- We have to move very quickly.
Ses çok hızlı şekilde hareket eder.
- Sound travels very quickly.
Koşabildiğim kadar hızlı koştum.
- I ran as quickly as I could.
İngiltere ile anlaşmayı onaylamak için Senato hızlı davrandı.
- The Senate acted quickly to approve the treaty with Britain.
... quickly we would like to check it's unchanged, and the need ...
... PRESIDENT OBAMA: Jim, if I ' if I can just respond very quickly, first of all, every ...