Tom çantasına eşyalarını koyuyor.
- Tom is putting stuff in his backpack.
Web sayfana bizim şirketin web sitesi ile ilgili bir link koyar mısın?
- Would you mind putting a link on your web page to our company's web site?
Her şeyi bir tekneye koyarak riske atmayın.
- Don't risk putting everything in one boat.
O kili ateşe koyarak sertleştirdi.
- He hardened clay by putting it into a fire.
Arşivlerimizin sistematik bir sınıflandırmasını yerleştirmek büyük bir zaman tasarrufu olabilir.
- Putting in place a systematic classification of our archives could be a great time saver.
Bebeğimi yatağa koyuyorum.
- I am putting my baby into the bed.
Tom'u listeye koyuyorum.
- I'm putting Tom on the list.
Tom'u hapishaneye koymak için yapmak zorunda olduğum her şeyi yapacağım.
- I'll do whatever I have to do to put Tom behind bars.
Hayallerinize paramı koymakla ilgilenmiyorum.
- I have no interest in putting my money into your dreams.
Lütfen VCR'a bir kaset koy ve kayıt butonuna bas.
- Please put a cassette in the VCR and press the record button.
Esperanto: Avrupa veya Asya dili denemesinde Claude Piron, Esperanto ve Çince arasındaki benzerliği gösterdi ve Esperanto'nun yalnızca Avrupa merkezli olduğunu ortaya koydu.
- In his essay Esperanto: European or Asiatic language Claude Piron has shown the similarities between Esperanto and Chinese, thereby putting to rest the notion that Esperanto is purely eurocentric.
Gitmeden bir şeyler atıştırmalısın.
- You should put something in your stomach before you go.
Kağıtları sıraya koymayı denemekten vazgeçti.
- He has given up trying to put the papers in order.
Seni çıkarmak istemiyorum.
- I don't want to put you out.
Sana bir zahmet çıkarmak istemiyorum.
- I don't want to put you to any trouble.
Ateşi söndürmek istiyorum.
- I want to put out the fire.
Yangını söndürmek için birlikte çalıştılar.
- They worked together to put out the fire.
Açık söylemek gerekirse, o yanılıyor.
- To put it bluntly, he's mistaken.
Kısaca söylemek gerekirse, o, onun önerisini geri çevirdi.
- To put it briefly, she turned down his proposal.
Yanlış yaptığımız şeyi düzeltmek zorundayız.
- We have to put right what we have done wrong.
Bir soru sormak için elini kaldırdı.
- She put up her hand to ask a question.
Soru sormak istiyorsanız lütfen elinizi kaldırın.
- If you want to ask a question, please put your hand up.
Özel eşyalarımı saklamak istiyorum.
- I'd like to put my belongings away.
Her yazar açıkça yazmak için kendini okuyucunun yerine koymalı.
- Every writer, in order to write clearly, must put himself in his reader's shoes.
Tom yazmaktan vazgeçti ve kalemini bıraktı.
- Tom quit writing and put down his pen.
Seni asla bir tehlikeye atmak istemedim.
- I never meant to put you in any danger.
Belki onu başımdan atmak için bir şey yaptım.
- Maybe I did something to put him off.
Ben geçmişi arkamızda bırakmak istiyorum.
- I'd like to put the past behind us.
Onu arkamızda bırakmak zorundayız.
- We've got to put that behind us.
Hesaba biraz para koymak istiyorum.
- I'd like to put some money into my account.
Tom'u hapishaneye koymak için yapmak zorunda olduğum her şeyi yapacağım.
- I'll do whatever I have to do to put Tom behind bars.
Saçımı kurulamak, makyaj yapmak ve giyinmek zorundayım.
- I have to dry my hair, put on makeup and get dressed.
Yarın randevuma gitmek için hangi elbiseleri giymem gerektiğini düşünüyorsun?
- What clothes do you think I should put on to go to my date tomorrow?
Şimdi gitmek zorundayım. Eşyalarımı nereye koyduğumu gördün mü?
- I have to go now. Did you see where I put my things?
Kendimi üniversiteye yerleştirmek için bir garson olarak çalıştım.
- I worked as a waiter to put myself though college.
Arşivlerimizin sistematik bir sınıflandırmasını yerleştirmek büyük bir zaman tasarrufu olabilir.
- Putting in place a systematic classification of our archives could be a great time saver.
Bir saati parçalara ayırmak onu monte etmekten daha kolaydır.
- Taking a watch apart is easier than putting it together.
Beni rezil etmek için çok çabaladın, değil mi?
- You've tried so hard to put me to shame, haven't you?
Bir at üzerinde para yatırmak akıllıca değil.
- It is not wise to put your money on a horse.
Bir at üzerinde para yatırmak akıllıca değil.
- It is not wise to put your money on a horse.
Paranı o bankaya gerçekten yatırmak istiyor musun?
- Do you really want to put your money in that bank?
Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
- I put the rest of your clothes in the laundry.
Dün bavulumu bagaj odasına koydum ama şimdi kayıp gibi görünüyor.
- I put my suitcase in the baggage room yesterday, but now it seems to be missing.
Sabit bir biçimde durarak elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı.
- Sitting still he tried to put his best foot forward.
Maddi gücün yettiği zaman bir kenara biraz para koymalısın.
- You should put aside some money when you can afford to.
Annem her zaman bana her ay bankaya para koymam gerektiğini söyledi bu yüzden acil bir durumda yeterli para olurdu.
- My mother always told me that I should put money in the bank every month so I'd have enough money in case of an emergency.
Odanın bu köşesinde bir sera kurmak isterim.
- In this corner of the room I'd like to put a house-plant.
Onlar başka bir fabrika kurmak için yeterli sermayeye sahip.
- They have enough capital to put up another factory.
İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
- She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
Tom duygularını kelimelere koyamadı.
- Tom couldn't put his feelings into words.
Seni sıkıntıya sokmak istemiyorum.
- I don't want to put you to any trouble.
Tom iyi bir vuruş yaptı.
- Tom made a good putt.
O mükemmel bir vuruştu.
- That was an excellent putt.
His habit of picking his nose is quite off-putting.
She put her books on the table.
The old put wanted to make a parson of me, but d—n me, thinks I to myself, I'll nick you there, old cull; the devil a smack of your nonsense shall you ever get into me.
He bought a January '08 put for Procter and Gamble at 80 to hedge his bet.
When you put it that way, I guess I can see your point.
Your singing puts many a professional singer to shame.
- Your singing puts professional singers to shame.
Your singing puts professional singers to shame.
- Your singing puts many a professional singer to shame.
I don't understand why people idolize criminals.
- İnsanların suçluları neden putlaştırdıklarını anlamıyorum.
... it a few times, and it got on the Internet. And when I was putting together the Speak ...
... can't engage in some of this risky behavior that is putting Main Street at risk. We're ...