Oda bu amaç için gayet uygun.
- The room is perfectly suitable for this purpose.
Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.
- Many people drift through life without a purpose.
Atom enerjisi barışçıl amaçlarla kullanılabilir.
- Atomic energy can be utilized for peaceful purposes.
Ziyaretinizin amacı nedir?
- What is the purpose of your visit?
O müzik eğitimi amacıyla İtalya'ya gitti.
- He went to Italy for the purpose of studying music.
Biz kasıtlı olarak onun sırasını atladık.
- We skipped his turn on purpose.
O onu kasıtlı yapmadı.
- He didn't do it on purpose.
Bunu mahsus yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
- No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
Bunu kasten yaptın, değil mi?
- You did this on purpose, didn't you?
Bunu kasten yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Yolculuğunun amacı nedir?
- What's the purpose of your trip?
Bunu bile bile yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Onu bile bile yaptın, değil mi?
- You did that on purpose, didn't you?
Çocuk kasten ayağıma bastı.
- The boy stepped on my foot on purpose.
Tom bunu kasten yapmadı.
- Tom didn't do it on purpose.
Onun bu hatayı bilerek yaptığını mı düşünüyorsun?
- Do you think he made that mistake on purpose?
Jack annesinin değerli bir vazosunu kırdı, ama bilerek yapmadı, bu yüzden o kızmadı.
- Jack broke his mother's valuable vase, but he didn't do it on purpose, so she wasn't angry.
Bunu mahsus yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Tom bilerek son sayfayı boş bıraktı.
- Tom purposely left the last page blank.
Ben onu bilerek yapmadım.
- I purposely didn't do that.
Kasıtlı olarak yanlış cevap verdin, değil mi?
- You purposely gave the wrong answer, didn't you?
Onu kasıtlı olarak mı yaptın?
- Did you do that purposely?
O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı.
- He bought the land for the purpose of building a house on it.
O müzik eğitimi amacıyla Avusturya'ya gitti.
- He went to Austria for the purpose of studying music.
Bilim, iyi ve kötü amaçlar için kullanılabilir.
- Science can be used for good or evil purposes.
Özel kuvvetler özel amaçlar için kullanılır.
- Special forces are used for special purposes.
Onu kasıtlı olarak mı yaptın?
- Did you do that purposely?
Tom sadece Mary'yi kızdırmak için gömleğini kasıtlı olarak ters giydi.
- Tom purposely wore his shirt inside out just to irritate Mary.
The dative of purpose is rare in this type of writing.
This poem is filled with datives of purpose.
I bought a pen and some paper to write a note, is an example of an infinitive of purpose.
That wasn't an accident! You did it on purpose!.
An all-purpose cleaner.
... the laurie has no symbolic value is actually has a practical purpose ...
... So one purpose in our archive is collect the available ...