Tom kesinlikle o tür cezayı hak edecek bir şey yapmadı.
- Tom certainly hadn't done anything that deserved that kind of punishment.
Tom aldığı cezayı kesinlikle hak etmedi.
- Tom certainly didn't deserve the punishment he received.
Bireysel suçların sonucunun ortak cezalandırma olması gerekir.
- The consequence of individual crimes should be collective punishment.
O sadece sorumluları cezalandırmak istedi.
- She wished to punish only those responsible.
İsyancıları cezalandırmak için ona ısrar etti.
- They urged him to punish the rebels.
Ben işkenceye kesin olarak karşıyım.
- I'm firmly opposed to corporal punishment.
Öğrenci sigara içtiği için cezalandırıldı.
- The pupil was punished for smoking.
O, yalan söylediği için cezalandırıldı.
- Because he lied, he was punished.
Ona korkunç cezalar söz verildi.
- Terrible punishments were promised her.
I should have quit this job long ago, but I guess I'm just a glutton for punishment.
... This is sort of detection and punishment. ...
... of slavery. A hundred years ago, we took capital punishment; we took flogging for kids ...