1986'ya kadar İngiltere'nin okullarında, çocukları kemerlerle, değneklerle ve sopalarla cezalandırmak yasaldı.
- Until 1986, in the schools of England, it was legal to punish children with belts, sticks, and clubs.
İsyancıları cezalandırmak için ona ısrar etti.
- They urged him to punish the rebels.
Birey ne kadar gururlu olursa, ceza o kadar sert olur.
- The prouder the individual, the harsher the punishment.
Tom kesinlikle o tür cezayı hak edecek bir şey yapmadı.
- Tom certainly hadn't done anything that deserved that kind of punishment.
O, yalan söylediği için cezalandırıldı.
- He was punished for lying.
Öylesine bir şeyi bir kez çok sık yaparsın ve cezalandırılırsın.
- You do such a thing once too often and get punished.
Bireysel suçların sonucunun ortak cezalandırma olması gerekir.
- The consequence of individual crimes should be collective punishment.
Ona korkunç cezalar söz verildi.
- Terrible punishments were promised her.
... of slavery. A hundred years ago, we took capital punishment; we took flogging for kids ...
... This is sort of detection and punishment. ...