puanlar

listen to the pronunciation of puanlar
Türkçe - İngilizce
points

Tom has taken some damage points. - Tom bazı hasar puanları aldı.

pts
puan
score

He got a better score than us. - Bizden daha iyi bir puan aldı.

We have a score to settle. - Yerleşmek için bir puanımız var.

puan
{i} point

And finally, twelve points to Estonia! - Son olarak, on iki puan Estonya'ya!

Our team is two points ahead. - Takımımız iki puan öndedir.

puan
dot

Her dress is blue with white polka dots. - Onun elbisesi beyaz pulka puanlı mavidir.

She wears dotted gowns to catch attention. - O, dikkat çekmek için puantiyeli elbise giyer.

puan
(Dilbilim) grade

These are graded on a hundred-point scale. - Bunlar yüz puanlık bir ölçekte derecelendirilir.

They got an award for good grades. - İyi puanlar için bir ödül aldılar.

puan
credit

Tom has always had a perfect credit score. - Tom'un her zaman mükemmel bir kredi puanı vardı.

puan
(Ticaret) points

We lost by two points. - Biz iki puanla kaybetti.

And finally, twelve points to Estonia! - Son olarak, on iki puan Estonya'ya!

puan
percentage point
puan
points to
puan
dot (used as a decoration in a cloth fabric)
puan
spot
puan
point (unit used in keeping the score of a game or in grading a test)
puan
button
puan
mark

He got 90 marks out of 100 in English. - İngilizcede 100 üzerinden 90 puan aldı.

He got 90 marks in his English test. - O, İngilizce sınavında 90 puan aldı.

puan
(Tekstil) pin spot
Türkçe - Türkçe

puanlar teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

puan
Kumaşlardaki benek
puan
Çeşitli sporlarda kullanılan ölçüsü ve değeri değişken birim
puan
Kumaşlardaki benek, nokta
puan
Genellikle test biçimindeki sınavlarda cevaplandırılacak soruların sayı olarak değeri veya cevaplayanın başarı değeri
puanlar