puanlandırma

listen to the pronunciation of puanlandırma
Türkçe - İngilizce
Assessment score
puan
score

We have a score to settle. - Yerleşmek için bir puanımız var.

He scored 85 on the exam. - O, sınavda 85 puan aldı.

puan
{i} point

And finally, twelve points to Estonia! - Son olarak, on iki puan Estonya'ya!

Our team is five points ahead. - Bizim takımımız beş puan ilerdedir.

puan
dot

Her dress is blue with white polka dots. - Onun elbisesi beyaz pulka puanlı mavidir.

Her skirt is yellow with polka dots. - Onun eteği puantiyeli sarıdır.

puan
(Dilbilim) grade

These are graded on a hundred-point scale. - Bunlar yüz puanlık bir ölçekte derecelendirilir.

They got an award for good grades. - İyi puanlar için bir ödül aldılar.

puan
credit

Tom has always had a perfect credit score. - Tom'un her zaman mükemmel bir kredi puanı vardı.

puan
(Ticaret) points

Our team is five points ahead. - Bizim takımımız beş puan ilerdedir.

We lost by two points. - Biz iki puanla kaybetti.

puan
percentage point
puan
points to
puan
dot (used as a decoration in a cloth fabric)
puan
spot
puan
point (unit used in keeping the score of a game or in grading a test)
puan
button
puan
mark

At worst, I will get an average mark. - En kötü ihtimalle, ortalama bir puan alacağım.

He got 90 marks in his English test. - O, İngilizce sınavında 90 puan aldı.

puan
(Tekstil) pin spot
Türkçe - Türkçe
Puan vermek işi
puan
Kumaşlardaki benek
puan
Çeşitli sporlarda kullanılan ölçüsü ve değeri değişken birim
puan
Kumaşlardaki benek, nokta
puan
Genellikle test biçimindeki sınavlarda cevaplandırılacak soruların sayı olarak değeri veya cevaplayanın başarı değeri
puanlandırmak
Puan vermek
puanlandırma