puanlı

listen to the pronunciation of puanlı
Türkçe - İngilizce
spotted
spotty
dappled
dotted, spotted
dapple
puan
score

I scored only 33 points on the test. - Ben testte sadece 33 puan aldım.

He got a better score than us. - Bizden daha iyi bir puan aldı.

puan
{i} point

Our team is two points ahead. - Takımımız iki puan öndedir.

Our team is five points ahead. - Bizim takımımız beş puan ilerdedir.

puan
dot

Her dress is blue with white polka dots. - Onun elbisesi beyaz pulka puanlı mavidir.

She wears dotted gowns to catch attention. - O, dikkat çekmek için puantiyeli elbise giyer.

puan
(Dilbilim) grade

They got an award for good grades. - İyi puanlar için bir ödül aldılar.

These are graded on a hundred-point scale. - Bunlar yüz puanlık bir ölçekte derecelendirilir.

puan
credit

Tom has always had a perfect credit score. - Tom'un her zaman mükemmel bir kredi puanı vardı.

puan
(Ticaret) points

The Dow Jones average posted a gain of two points today. - Bugün Dow Jones ortalama iki puanlık artış ilan etti.

We lost by two points. - Biz iki puanla kaybetti.

puan
percentage point
puan
points to
puan
dot (used as a decoration in a cloth fabric)
puan
spot
puan
point (unit used in keeping the score of a game or in grading a test)
puan
button
puan
mark

He got 90 marks in his English test. - O, İngilizce sınavında 90 puan aldı.

At worst, I will get an average mark. - En kötü ihtimalle, ortalama bir puan alacağım.

puan
(Tekstil) pin spot
Türkçe - Türkçe

puanlı teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

PUANLI
Puanı olan
PUANLI
Üzerinde puan bulunan
puan
Kumaşlardaki benek
puan
Çeşitli sporlarda kullanılan ölçüsü ve değeri değişken birim
puan
Kumaşlardaki benek, nokta
puan
Genellikle test biçimindeki sınavlarda cevaplandırılacak soruların sayı olarak değeri veya cevaplayanın başarı değeri
puanlı