puanı

listen to the pronunciation of puanı
Türkçe - İngilizce

puanı teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

puan
score

He scored 85 on the exam. - O, sınavda 85 puan aldı.

I scored only 33 points on the test. - Ben testte sadece 33 puan aldım.

puan
{i} point

We lost by two points. - Biz iki puanla kaybetti.

Our team is two points ahead. - Takımımız iki puan öndedir.

puan
dot

Her skirt is yellow with polka dots. - Onun eteği puantiyeli sarıdır.

She wears dotted gowns to catch attention. - O, dikkat çekmek için puantiyeli elbise giyer.

puan
(Dilbilim) grade

They got an award for good grades. - İyi puanlar için bir ödül aldılar.

These are graded on a hundred-point scale. - Bunlar yüz puanlık bir ölçekte derecelendirilir.

puan
credit

Tom has always had a perfect credit score. - Tom'un her zaman mükemmel bir kredi puanı vardı.

puan
(Ticaret) points

We lost by two points. - Biz iki puanla kaybetti.

Our team is two points ahead. - Takımımız iki puan öndedir.

puan
percentage point
puan
points to
kesme puanı
(Pisikoloji, Ruhbilim) cutoff score
kriter puanı
(Pisikoloji, Ruhbilim) criterion score
puan
dot (used as a decoration in a cloth fabric)
puan
spot
puan
point (unit used in keeping the score of a game or in grading a test)
puan
button
puan
mark

At worst, I will get an average mark. - En kötü ihtimalle, ortalama bir puan alacağım.

He got 90 marks in his English test. - O, İngilizce sınavında 90 puan aldı.

puan
(Tekstil) pin spot
Türkçe - Türkçe

puanı teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

puan
Kumaşlardaki benek
puan
Çeşitli sporlarda kullanılan ölçüsü ve değeri değişken birim
puan
Kumaşlardaki benek, nokta
puan
Genellikle test biçimindeki sınavlarda cevaplandırılacak soruların sayı olarak değeri veya cevaplayanın başarı değeri
puanı