O kasaba müreffeh görünüyordu.
- That town looked prosperous.
Konuklar mutlu çifte uzun ve müreffeh bir hayat diledi.
- The guests wished the happy couple a long and prosperous life.
Bu ülke hiç bu kadar zengin olmamıştı.
- This country has never been so prosperous.
Zengin doktor mutlu değildir.
- The doctor, who is prosperous, is not happy.
Kraliçe Elizabeth'in uzun ve başarılı bir hükümdarlığı vardı.
- Queen Elizabeth had a long and prosperous reign.
Kralın uzun ve başarılı bir saltanatı vardı.
- The king had a long and prosperous reign.
Gelecek iki yılın refah olması beklenmiyor.
- The next two years are not expected to be prosperous.
Hava test uçuşu için uygun görünüyordu.
- The weather seemed favorable for the test flight.
Gemimiz uygun rüzgarla denize açıldı.
- Our ship sailed by favorable wind.
Olumlu yanıtını sabırsızlıkla bekliyorum.
- I'm looking forward to receiving your favorable answer.
Senin oyununla ilgili olumlu eleştiriler gelecek basımda görünecek.
- A favorable review of your play will appear in the next issue.
Onun yeni kitabı tatminkar bir alışla karşılaştı.
- His new book met with a favorable reception.
Sizden tatminkar bir yanıt almayı dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to receiving a favorable answer from you.
Hava güzel olması koşuluyla, katılım iyi olmalı.
- Attendance should be good provided the weather is favorable.
Hava güzel olması koşuluyla, katılım iyi olmalı.
- Attendance should be good provided the weather is favorable.
He was raised in a very prosperous household.
Trading Babe Ruth was far more prosperous for the Yankees than for the Red Sox.
He chose a prosperous lottery number that evening.
... care about our kids. I understand what it takes to make a bright and prosperous future ...
... about. It's about who can get the middle class in this country a bright and prosperous ...