O nispeten hızlı konuşur.
- She speaks relatively quickly.
Saatin kaç olduğu göz önüne alındığında, süpermarket nispeten boştu.
- Considering what time it was, the supermarket was relatively empty.
Para tahvil piyasaları diğerlerine nazaran sakin.
- Currency and bond markets are relatively calm.
Kendimi görece şanslı kabul ediyorum.
- I consider myself relatively lucky.
Bu yer görece düşük kirlilik düzeyine sahip gibi görünüyor.
- This place seems to have relatively low levels of pollution.
Para tahvil piyasaları diğerlerine nazaran sakin.
- Currency and bond markets are relatively calm.
Bölge maden kaynakları açısından oldukça zengindir.
- The region is relatively rich in mineral resources.