SEVK MADDESİ; SEVK BARUTU: Bir şeyi sevk için enerji sağlayan madde; özellikle bir hafif silah mermisini, top mermisini veya benzeri şeyleri sevk etmeye mahsus bir infilak maddesi; roket veya benzeri şeyleri sevk etmeye mahsus; toz veya sıvı halde bir yakıt
(Askeri) SEVK MADDESİ; SEVK BARUTU: Bir şeyi sevk için enerji sağlayan madde; özellikle bir hafif silah mermisini, top mermisini veya benzeri şeyleri sevk etmeye mahsus bir infilak maddesi; roket veya benzeri şeyleri sevk etmeye mahsus; toz veya sıvı halde bir yakıt
(Askeri) KARIŞIM KONTROLU (HV.): Bir sıvı roketi ateşlemede yakıt-yakıcı madde oranının kesin şekilde kontrolu, bu kontrolu otomatik olarak sağlayan tali sistem. Bak. "propellant utilization subsystem"
(Askeri) KARIŞIM KONTROL TALİ SİSTEMİ (HV.): Sıvı sevk maddeleri (yakıcı madde-yakıt) karışım oranını; bir ateşleme süresindeki sarfiyatta, kesin şekilde kontrol etmek üzere, çok büyük balistik füzelere yerleştirilmiş, otomatik elektromekanik sistem
(Askeri) SINIRLI SEVK YAKITI: Sınırlı yüzeyleri yanışa maruz, diğer yüzeyleri negatif bir katalizör (inhibitor) ile kaplı katı bir yakıt. Aynı anlamda (restricted change) ve (restricted burning) deyimleri de kullanılır
(Askeri) KATI YAKIT: Devamlı kimyasal yanış için lüzumlu bütün harçlardan meydana gelmiş, katı halde bir roket yakıtı. Arzu edilen kimyasal ve fiziksel hassaları meydana getirecek şekilde karıştırılmış yakıt ve yakıcı madde birleşimi. Katı yakıtlar, genellikle kalıp halinde katılaştırılmış plastik haldedir. Açıkta kalan kısımlarından yanar ve tepki kuvveti meydana getirecek sıcak egzoz gazları çıkarır
(Askeri) ÖZGÜL YAKIT SARFİYATI: Özgül itici kuvvetin (specific impulse) karşıtı; yani, eşit; bir rokette bir librelik çekiş meydana getirmek için lüzumlu yakıt akımı. Ağırlık akış oranı çekişe bölünür
propellant teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
fuel, oxidizer, reaction mass or mixture for one or more engines (especially internal combustion engines or jet engines) that is carried within a vehicle prior to use
the compressed gas in a pressurised container (especially an aerosol can) that is used to expel a liquid
something that propels: as (a): an explosive for propelling projectiles (b): fuel plus oxidizer used by a rocket engine (c): a gas kept under pressure in a bottle or can for expelling the contents when the pressure is released
a fuel or oxidizer for an engine, especially one for a rocket that provides thrust by explosive chemical reaction
Propellant is a gas that is used in spray cans to force the contents out of the can when you press the button. By 1978, in the USA, the use of CFCs in aerosol propellants was banned
Propellant is a substance that causes something to move forwards. a propellant for nuclear rockets
tending to or capable of propelling; "propellant fuel for submarines"; "the faster a jet plane goes the greater its propulsive efficiency"; "universities the seats of propulsive thought"
Liquid in a self-pressurized pesticide product that expels the active ingredient from its contain- er Proportionate Mortality Ratio (PMR): The number of deaths from a specific cause in a specific period of time per 100 deaths from all causes in the same time period Proportionate Mortality Ratio (PMR): The number of deaths from a specific cause in a specific period of time per 100 deaths from all causes in the same time period
something that propels tending to or capable of propelling; "propellant fuel for submarines"; "the faster a jet plane goes the greater its propulsive efficiency"; "universities
Material consisting of fuel and oxidizer, either separate or combined in a mixture or compound, which, if suitably ignited, changes into a large volume of hot gases capable of propelling a missile
A chemical paste of a combustible nature, that has been commercially developed and loaded in the casing of a model rocket engine that when ignited will provide the thrust necessary to launch a model rocket
tending to or capable of propelling; "propellant fuel for submarines"; "the faster a jet plane goes the greater its propulsive efficiency"; "universities the seats of propulsive thought"