On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
- Another ten minutes' walk brought us to the shore.
Onu başka bir şekilde söyle.
- Say it in another way.
Tom onu bir daha denemeye karar verdi.
- Tom decided to give it another try.
Buna bir daha bakmanı istiyorum.
- I'd like you to take another look at this.
Bu, farklı bir çift ayakkabı.
- This is an another pair of shoes.
Bu tamamıyla farklı bir konu.
- That's a horse of another colour.
O, başka bir soğuk algınlığına yakalanmak istemediğinden dolayı odadan ayrılmayacak.
- She won't leave the room, because she doesn't want to catch another cold.
Ayrıca başka bir nedeni vardı.
- There also was another reason.
Bu kitabı başka bir tanesiyle değiştirmek istiyorum.
- I'd like to exchange this book for another one.
Lütfen bana başka bir tane daha gösterin.
- Please show me another one.
Lütfen bana başka bir tane daha gösterin.
- Please show me another one.
Lütfen bir tane daha al.
- Please take another one.
Başka biri oldum gibi hissediyorum.
- I feel like another person.
Sen kendi suçlarını hatırladığında, başka birininkini unutursun.
- When you remember your own crimes, you forget another's.
On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
- Another ten minutes' walk brought us to the shore.
Onlar bunu bir başka gün bitirecekler.
- They'll finish this another day.
Başkası konuşuyorken sözünü kesme.
- Do not interrupt when another is speaking.
Bunu sevmedim. Bana bir başkasını göster.
- I don't like this. Show me another.
Her ev diğerine yakındır.
- Each house is near another.
Söz vermek bir şeydir, ve diğeri yerine getirmektir.
- It is one thing to promise, and another to perform.
Fadıl asla başka birisine zarar veremez.
- Fadil can never hurt another person.