pron. identical thing; aforesaid item, previously mentioned thing

listen to the pronunciation of pron. identical thing; aforesaid item, previously mentioned thing
İngilizce - Türkçe

pron. identical thing; aforesaid item, previously mentioned thing teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

same
{s} aynı

Fahrenheit, termometreyi bulan Alman bir mucittir. Aynı zamanda onun ismi bir sıcaklık birimine verilmiştir. - Fahrenheit is a German inventor who invented the thermometer. At the same time, his name is given to a unit of temperature.

Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır. - A person's heart is approximately the same size as their fist.

same
eskisi gibi

Tom eskisi gibi aynı hatayı yaptı. - Tom made the same mistake as before.

Tom eskisi gibi aynı adam değil. - Tom isn't the same man he used to be.

same
{s} benzer

Benzer bir durumda, aynı şeyi yaparım. - In a similar situation, I'd do the same.

Fazla kumar, uyuşturucu bağımlılığına benzer beyin değişimlerine neden olur. - Excessive gambling causes the same brain changes as a drug addiction.

same
{s} farksız
same
mamafih
same
te
same
(sıfat) aynı, farksız, benzer, tıpkı, farketmez
same
özdeş
same
tekdüzelik
same
aynı şey

Aynı şeyi tekrar tekrar söylüyorum. - I say the same thing over and over.

Herkes aynı şeyi düşünüyor. - Everyone thinks the same thing.

same
aynı şekilde

Herkes aynı şekilde düşünüyor. - Everyone thinks the same way.

Bir sürü insan Tom'un hissettiği aynı şekilde hissediyor. - A lot of people feel the same way Tom does.

same
monotonluk

Hep aynı dizeleri çalarsan monotonluk gelişir. - Monotony develops when you harp on the same string.

same
samenessaynılık
same
yaklaşık olarak same here ben de
same
{s} eşit: Both amounts
same
aynısı

Her zaman olduğun gibi aynısın. - You are just the same as you always were.

Aynısı benim sınıf için de geçerlidir. - The same applies to my class.

İngilizce - İngilizce
same
pron. identical thing; aforesaid item, previously mentioned thing