Sağlığının az olması onu seyahatten alıkoydu.
- Poor health prohibited him from traveling.
Kanun, reşit olmayanların sigara içmesini yasaklıyor.
- The law prohibits minors from smoking.
Burada parketme yasaktır.
- Parking is prohibited here.
Ebeveynlerim Tom'u tekrar görmemi yasakladılar.
- My parents prohibited me from seeing Tom again.
Ebeveynlerim Tom'u tekrar görmemi yasakladılar.
- My parents prohibited me from seeing Tom again.
Silah ihracatı yasaklandı.
- Arms export was prohibited.
The restaurant prohibits smoking on the patio.
... that we use to justify our prohibition on performance ...