Sağlığının az olması onu seyahatten alıkoydu.
- Poor health prohibited him from traveling.
Okulun kıyafet kodu saçınızı doğal olmayan bir rengi boyamanızı yasaklıyor.
- The school's dress code prohibits dyeing your hair a non-natural color.
Burada parketme yasaktır.
- Parking is prohibited here.
Ebeveynlerim Tom'u tekrar görmemi yasakladılar.
- My parents prohibited me from seeing Tom again.
Silah ihracatı yasaklandı.
- The export of arms was prohibited.
Silah ihracatı yasaklandı.
- Weapons export was prohibited.
The restaurant prohibits smoking on the patio.