Sağlığının az olması onu seyahatten alıkoydu.
- Poor health prohibited him from traveling.
Okulun kıyafet kodu saçınızı doğal olmayan bir rengi boyamanızı yasaklıyor.
- The school's dress code prohibits dyeing your hair a non-natural color.
Ebeveynlerim Tom'u tekrar görmemi yasakladılar.
- My parents prohibited me from seeing Tom again.
Silah ihracatı yasaklandı.
- The export of arms was prohibited.
Silah ihracatı yasaklandı.
- The export of arms was prohibited.
Burada parketme yasaktır.
- Parking is prohibited here.
Milli parklarda avcılık yasaklanmıştır.
- Hunting is prohibited in national parks.
Ender vahşi hayvanların bu ülkeye ithalatı kesinlikle yasaklanmıştır.
- The importation of rare wild animals to this country is strictly prohibited.
Trende sigara içmek yasaklanmıştır.
- Smoking is prohibited on the train.
Silah ihracatı yasaklandı.
- Arms export was prohibited.
Silah ihracatı yasaklandı.
- Arms export was prohibited.
Silah ihracatı yasaklandı.
- The export of arms was prohibited.
Her din cinayeti yasaklar.
- Every religion prohibits murder.
İngiliz hukuku 16 yaşın altındaki çocukların sigara satın almasını yasaklar.
- English law prohibits children under 16 from buying cigarettes.
The restaurant prohibits smoking on the patio.