Eğilim her zaman daha az işçi kullanarak daha fazla ürün üretmektir.
- The trend is always to produce more products using fewer employees.
Eğer ilkel bir topluluğun bir üyesi isen ve üretmek istersen, örneğin, yiyecek,yapman gereken iki şey vardır.
- If you are a member of a primitive community and you wish to produce, say, food, there are two things that you must do.
Polis fiziksel kanıt göstermekte başarısız oldu.
- Police failed to produce physical evidence.
Coca-Cola'nın üretildiği ilk yıllarda, o kokain içeriyordu. 1914'te, kokain bir uyuşturucu olarak gruplandırıldı ve sonra Coca-Cola'nın üretimi için kokain yerine kafein kullandılar.
- In the first years that Coca-Cola was produced, it contained cocaine. In 1914, cocaine was classified as a narcotic, after which they used caffeine instead of cocaine in the production of Coca-Cola.
Şirket soya sosu ve diğer gıda ürünlerini üretiyor.
- The company produces soy sauce and other food products.
Eğilim her zaman daha az işçi kullanarak daha fazla ürün üretmektir.
- The trend is always to produce more products using fewer employees.
Çorap fabrikası günde 600.000 çift çorap üretir.
- The hosiery factory produces 600,000 pairs of socks a day.
Çaba güzel sonuçlar üretir.
- Effort produces fine results.
Böyle uluslararası birleşme harika sonuçlar doğurdu.
- Such international cooperation produced great results.
Benzer sebepler benzer sonuçlar üretirler.
- Like causes produce like results.
This grocery store sells some wonderful fresh produce as well as dried, canned, and frozen fruit and vegetables.
The factory will produce 10,000 lawn chairs.
... And you produce these products which literally have no peer. ...
... can produce enormous amounts of power. That's why people build nuclear power plants. That's ...