Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
- That's one small step for man, one giant leap for mankind.
Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.
- I quickened my steps to catch up with her.
Cinderella'nın iki aşağılık üvey kız kardeşi vardı.
- Cinderella had two evil stepsisters.
Tom Mary'nin çok sayıda üvey çocuklarından sadece biriydi.
- Tom was only one of Mary's many stepchildren.
Hol kaygan, bu yüzden adımlarına dikkat et.
- The hallway is slippery, so watch your step.
Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.
- I quickened my steps to catch up with her.
Tom'un ayak parmaklarına basmak istemiyorum.
- I don't want to step on Tom's toes.
Birinin damarına basmak istemedim.
- I didn't mean to step on any toes.
Tom Mary'nin evine asla adım atmamış olmayı diledi.
- Tom wished he'd never stepped foot into Mary's house.
Sadece oraya doğru bir adım atın.
- Just step right over there.
I have lately taken steps . . . to relieve the old gentleman's distresses. - G. W. Cable.