prime(a) teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- prime minister
- başbakan
Başbakan Koizumi kesinlikle soğukkanlı bir insan değildir.
- Prime Minister Koizumi is certainly not a cold-blooded man.
Bay Suzuki, eski bir Başbakan, komitenin başkanı olacak.
- Mr Suzuki, who is a former Prime Minister, will be chairman of the committee.
- prime
- önemli; başlıca: This has become a prime concern. Önemli bir mesele oldu bu. That's the prime reason why she's come. Onun gelmesinin
- prime
- ticareti hızlandırmak iç
- prime
- {s} 1. önemli; başlıca: This has become a prime concern. Önemli bir mesele oldu bu. That's the prime reason why she's come. Onun gelmesinin
- prime
- {f} (topa/tüfeğe) ağızotu koymak
- prime
- (Tıp) İlk, birinci, primus
- prime
- {i} en güzel zaman
Tom şu an en güzel zamanında.
- Tom is now in his prime.
O, en güzel zamanında öldürüldü.
- He was cut down in his prime.
- prime
- ne söyleyeceğini öğretmek içki içirip sarhoş etmek
- prime
- top veya tüfeğe ağızotu koymak
- prime
- {f} (birine) nasıl cevap vermesi gerektiğini önceden
- prime
- asal,v.kullanıma hazırla: adj.ilk
- prime
- {f} hazırlamak
- prime
- {f} kullanıma hazırla
- prime
- prime the pump tulumbanın silindirine su döküp işlemeye hazırlamak
- prime
- talimat vermek
- prime
- {i} hayatın baharı
- prime
- {f} astar vurmak/sürmek, astarlamak
- prime
- {i} başlangıç
- prime
- {f} ağızotu koymak (tüfek)
- prime
- {i} (birinin/bir şeyin) en güzel/parlak dönemi; (birinin) en verimli/başarılı dönemi; (birinin) formunun zirvesinde olduğu dönem
- prime
- astar vurmak
- prime
- (sayı) asal
- prime
- (Otomotiv) astarlamak
- prime
- astar çekmek
- prime
- (Bilgisayar) üssü
- prime bill
- (Askeri,Ticaret) sağlam poliçe
- prime contract
- (İnşaat) ana sözleşme
- prime contractor
- (Askeri,İnşaat,Teknik) ana yüklenici
- prime contractor
- (Askeri) esas müteahhit
- prime field
- (Matematik) asal cisim
- prime ministers
- başbakanlar
- prime ministry
- t.c. başbakanlık
- prime mover
- muharrik
- prime news
- (Basın) ana haber
- prime numbers
- asal sayılar
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Asal sayılar kümesi sayılabilir.
- The set of prime numbers is countable.
- prime target
- (Askeri) asli hedef
- prime
- ilk
Tom bizim ilk şüphelimiz.
- Tom is our prime suspect.
Bu odada birkaç ilkel vazo duruyor.
- Several primeval vases stand in this room.
- prime
- başlıca
- prime
- en iyi
- prime
- en önemli
Mercan kayalığı, bölgenin en önemli cazibesidir.
- The coral reef is the region's prime attraction.
- prime
- en kaliteli
- prime
- baş
Başbakan istifa etti.
- The Prime Minister has resigned.
Başbakan basın toplantısı yaptı.
- The Prime Minister met with the press.
- prime cost
- üretim maliyeti
- prime factor
- asal çarpan
- prime meridian
- baş meridyen
- prime minister
- başnazır
- prime mover
- ana kuvvet
- prime mover
- ana işletici
- prime number
- asal sayı
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
En büyük asal sayı mevcut değil.
- The largest prime number doesn't exist.
- prime of life
- hayatın en güzel devresi
- prime the bath
- banyoyu güçlendirmek
- prime time
- başlangıç zamanı
- prime
- kullanıma hazırla(mak)
- prime driver
- önemli taşıyıcı unsur
- prime factorization
- asal çarpanlara ayırma
- prime factors
- asal faktörler
- prime implicants
- asal çarpanlar
- prime interest
- asal ilgi
- prime interest rate
- asal faiz oranı
- prime key
- asal anahtarı
- prime meridian
- asal meridyen
- prime ministry
- başbakanlık
- prime suspect
- Baş şüpheli
- prime time
- Prime time, televizyonların en çok izlendiği 20: 00 - 23: 00 arası saat dilimini kapsar. Bu kuşakta genellikle diziler, filmler, reality şovlar, eğlence ve maçlar yayınlanır. Reklamların en çok yayınlandığı ve belirli zaman aralıklarıyla yayınlanmasının zorunlu olduğu yayın saatleri aralığıdır
- prime.
- asal
- Prime Base Engineer Emergency Force
- (Askeri) Ana Üs İstihkam Acil Durum
- prime
- {i} ilk dönem
- prime
- {f} astar sürmek
- prime
- {s} birincil
- prime
- {i} asal sayı
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Asal sayılar kümesi sayılabilir.
- The set of prime numbers is countable.
- prime
- {i} ana nota
- prime
- {f} tulumbaya su koymak
- prime
- {i} mükemmel şey
- prime
- {i} savunma duruşu
- prime
- {i} gençlik
Tom hayatın gençlik döneminde.
- Tom is in the prime of life.
- prime
- {f} söylemesi gerekeni öğretmek
- prime
- {i} olgunluk çağı
- prime
- {f} içirip sarhoş etmek
- prime a pump
- (çalıştırmadan önce) pompanın içine su akıtmak
- prime banks
- (Ticaret) piyasayı belirleyen bankalar
- prime beef
- en iyi sığır eti
- prime borrower
- (Ticaret) birinci sınıf borçlu
- prime contract
- (Askeri) ESAS SÖZLEŞME: Bir müteahhidin hükümet makamlarıyla giriştiği bir sözleşme, anlaşma veya satınalma siparişi
- prime contractor
- (Askeri) ESAS MÜTEAHHİT: Esas sözleşmeyi yapan müteahhit
- prime distributor
- (Ticaret) ana distribütör
- prime distributor
- (Ticaret) ana dağıtımcı
- prime distributor
- (Ticaret) baş distribütör
- prime height
- (Bilgisayar) üssü işareti yüksekliği
- prime ideal
- (Matematik) asal ideal
- prime interest rate
- (Ticaret) en düşük faiz oranı
- prime interest rate
- (Ticaret) temel faiz
- prime location cooperating
- (Ticaret) önemli yer işbirliği
- prime meridian
- (Astronomi) başlangıç öğleni
- prime meridian
- başlangıç meridyeni
- prime meridian
- (Astronomi) başöğlen
- prime meridian
- (Askeri) esas meridyen
- prime meridian
- (Askeri) ESAS MERİDYEN; BAŞLANGIÇ MERİDYENİ: Boylam ölçmede başlangıç olarak faydalanılan sıfır boylam meridyeni. Greenwich meridyeninden, hemen hemen bütün dünyada bu maksat için faydalanılır. Bak. "geographic coordinate"
- prime meridian
- (Astronomi) sıfır meridyen
- prime minister
- başvekil
- prime minister's spouses
- (Politika, Siyaset) başbakan eşleri
- prime ministerial government
- (Politika, Siyaset) başbakanlık hükümeti
- prime minister’s wiews
- başbakan eşleri
- prime ministry building
- başbakanlık binası
- prime mover
- güç kaynağı
- prime mover
- fikir babası
- prime mover
- (Askeri) CER ARACI: Esas itibarıyla tekerlekli ağır silah araçlarını çekmek için imal edilen ve silah mürettebatı ile mürettebatın taşınmasına yarayan askeri özelliklere sahip bir araç. Ağır iş makineleride bunlar arasındadır. Buna (towing vehicle) de denir
- prime mover
- römork
- prime polynomial
- (Matematik) asal çokterimli
- prime power
- primer güç
- prime power
- birincil güç
- prime power
- güvenilir güç
- prime purpose
- öncelikli amaç
- prime purpose
- ana amaç
- prime quality
- (Ticaret) olağanüstü iyi kalite
- prime rate
- (Askeri,Ticaret) ana faiz oranı
- prime rate
- (Ticaret) en düşük faiz oranı
- prime s.o. about
- birini (bir konuda) aydınlatmak, birine (bir şey) hakkında bilgi vermek
- prime someone about
- birini bir konuda aydınlatmak
- prime suspect
- birinci derece şüpheli
- prime swarm
- (Arılık) ilk oğul
- prime swarm
- (Arılık) baş oğul
- prime the pump
- (devlet) çeşitli yatırımlarla ekonomiyi canlandırmaya çalışmak
- prime time
- izlenme oranının en yüksek olduğu zaman [tv]
- prime time
- prime time
- prime time
- televizyonun en çok izlendiği saatler
- prime vendor
- (Askeri) esas müteahhit
- former prime minister
- eski başbakan
- relatively prime
- (Matematik) aralarında asal
- relatively prime numbers
- (Matematik) aralarında asal sayılar
- relatively prime numbers
- (Matematik) göreli asal sayılar
- vice prime minister
- (Politika, Siyaset) başbakan yardımcısı
- Deputy Prime Minister
- Başbakan Yardımcısı
- asphalt prime coat
- asfaltlı astar tabakası
- in the prime of life
- hayatının baharında
- fuel prime
- herhangi bir motorda yakıtı ateşleyen buji sistemi
- highest, prime, leading
- Asal, önde gelen yüksek
- in his prime
- onun asal
- in the prime of life
- yaşam baharında
- optimus prime
- (Film) Optimus Prime Transformers evrenindeki iyi taraf olan Autobot'ların lideri ve Dünya üzerinde en çok bilinen Transformers karakteridir.Transformers evrenindeki kötü taraf olan Decepticon'lar ile savaşları esnasında, yok olan kendi gezegenleri Cybertron'dan sonra, söz konusu mücadele Dünya'ya taşınmıştır
- sub-prime loan
- yüksek faizli kredi
- the prime of life
- hayatın en verimli dönemi
- to prime sth.
- prime sth için
- be of prime importance
- çok önemli olmak
- relatively prime polynomials
- (Matematik) göreli asal polinomlar
- the prime of life
- hayatın baharı