Tom önceden bir sarhoştu ama şimdi bir yeşilaycı.
- Tom was previously a drunk, but now he's a teetotaler.
İftira niteliğindeki sütun hâlâ önceden bahsedilen gazetenin internet sitesinde okunabilir.
- The libelous column can still be read on the website of the previously mentioned newspaper.
Bu cümle daha önce Tatoeba projesine eklenmedi.
- This sentence has not previously been added to the Tatoeba project.
1997 yılından beri küresel ısınma, daha önce tahmin edilenden iki kat daha hızlı daha meydana geldi.
- Global warming since 1997 has occurred more than twice as fast as previously estimated.
Üzgünüm, fakat önceden verilmiş sözüm var.
- I'm sorry, but I have a prior engagement.
Sanığın önceden hiçbir mahkumiyeti yok.
- The defendant has no prior convictions.
Önceki deneyim gerekli değildir.
- No prior experience is required.
Önceki uyarılar yoktu.
- There were no prior warnings.
Diğer gezegenlerin sömürgeleştirilmesi bizim en öncelikli konularımızdan biridir.
- Colonization of other planets is one of our top priorities.
Diğer gezegenlerin sömürgeleştirilmesini en öncelikli konularımızdan biri yapmalıyız.
- We must make colonization of other planets one of our top priorities.
Önceliğin ne olması gerektiğine karar verememek en büyük sorundur.
- Not being able to decide what the priority should be is the biggest problem.
Tazelik bizim önceliğimizdir.
- Freshness is our top priority.
Tom'un eski suç kaydı yok.
- Tom has no prior criminal record.
The doctor had known three months prior.
... fix this system. Including Senators previously who had supported it on the Republican side. ...
... that haven't previously been available and so forth, so it was a mutually agreed- upon ...