Eve ulaştığında saat zaten on ikiydi.
- It was already twelve when he reached home.
Ben zaten iki saattir buradayım.
- I've already been here two hours.
Halihazırda daha iyi hissediyorum.
- I already feel much better.
O zamana kadar çoktan ayrılmış olacağım.
- By that time I'll have already left.
Tuhaf değil mi? Biz çoktan varmış olmalıydık.
- Odd, isn't it? We should have already arrived.
Postacı önceden geldi mi?
- Has the mailman already come?
Önceden akşam yemeğini yedin mi?
- Have you eaten your dinner already?
Annesi işten eve zaten dönmüştü ve hazırlanmış akşam yemeğini yedi.
- His mother was already home from work and had supper prepared.
Zaten işte olman gerekmiyor mu?
- Shouldn't you be at work already?
Tom o sınıfa daha önce kaydoldu.
- Tom has already signed up for that class.
Tom daha önce karar verdi.
- Tom has already made up his mind.
Önceden biletinizi aldınız mı?
- Have you already bought your ticket?
Sanırım önceden bir bilet aldın.
- I suppose you've already bought a ticket.
O iki yaşında, ama şimdiden 100'e kadar sayabiliyor.
- She is two years old, but she can already count to 100.
Kısa eteklerin modası şimdiden bitti.
- Short skirts have already gone out of fashion.
Kaç yaşındasın? Ben halen 17 yaşındayım.
- How old are you? I'm already 17 years old.
Kahvaltı için bir sürü şey yememe rağmen, ben halen açtım.
- Even though I had eaten a lot for breakfast, I was already hungry.