Keşke uyarılarını dinleseydim.
- I wish I had listened to your warnings.
Fakat onun uyarısını ihmal edemem.
- I cannot, however, neglect his warning.
Bugün bir önsezim vardı.
- I had a premonition today.
Tom'un öleceğine dair bir önsezim vardı.
- I had a premonition that Tom would die.
Polis onu uyarmadan serbest bıraktı.
- The policeman let him off with a warning.