Suyu korumak zorundayız.
- We've got to conserve water.
Ayılar uyuduğunda ya da uzandığında onların duruşları ısıdan kurtulmak ya da onu korumak isteyip istemediklerine bağlıdır.
- When bears sleep or lie down, their postures depend on whether they want to get rid of heat or conserve it.
Tom gücünü korumak zorundadır.
- Tom must conserve his strength.
Bir sonraki oyun için enerjisini korudu.
- He conserved his energy for the next game.