Beklemenin bir faydası yok.
- There's no point in waiting.
Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız.
- We men are used to waiting for the women.
Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız.
- We men are used to waiting for the women.
O beni bir saatten daha fazla bekletti.
- He kept me waiting for more than an hour.
Çizim odasında bekleyen bazı misafirler vardı.
- There were some guests waiting in the drawing room.
Kütüphanenin önünde beni bekleyen bir arkadaşım var.
- I have a friend waiting for me in front of the library.
Uzun bir süre beni bekleyerek durdu.
- She stood waiting for me for a long time.
Seni bekleyerek tüm sabahı boşa harcadım.
- I wasted all morning waiting for you.