Eğer Tom Mary'ye yardım etmeseydi, onun hayatta kalma şansı olmayacaktı.
 - If Tom hadn't helped Mary, she wouldn't have stood a chance of surviving.
Hayatta kalma şansımız olmadığını benim kadar iyi biliyorsun.
 - You know as well as I do that we have no chance of surviving.
Hayatta kalma şansımız olmadığını benim kadar iyi biliyorsun.
 - You know as well as I do that we have no chance of surviving.
Hayatta kalan mültecilerin özgürlük gözünde tütüyor.
 - The surviving refugees longed for freedom.
Hayatta kalan mültecilerin özgürlük gözünde tütüyor.
 - The surviving refugees longed for freedom.
Tom'un hayatta kalan üç çocuğu var.
 - Tom has three surviving children.
Onların yarısından daha az sağ kalanı ile beş yüz asker şehre gönderildi.
 - Five hundred soldiers were sent to the city, with less than half of them surviving.
Tom'un hayatta kalan üç çocuğu var.
 - Tom has three surviving children.
Onların yarısından daha az sağ kalanı ile beş yüz asker şehre gönderildi.
 - Five hundred soldiers were sent to the city, with less than half of them surviving.