present participle of fight

listen to the pronunciation of present participle of fight
İngilizce - Türkçe

present participle of fight teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

fighting
kavga

Kavga ettiği için okuldan kovuldu. - He was expelled from school for fighting.

Tom her zaman kavga ediyor gibi görünüyor. - Tom always seems to be fighting.

fighting
{s} savaşan
fighting
dövüş

Tom dövüşmüyor, değil mi? - Tom isn't fighting, is he?

Lütfen dövüşmeyi bırakın. - Please stop fighting.

fighting
mücadele

Ben sonuna kadar mücadeleye niyet ediyorum. - I intend on fighting till the end.

Onlar şimdi şiddetle mücadele ediyorlar fakat çok uzun zaman geçmeden önce savaş baltasını gömeceklerine sizi temin ederim. - They're fighting fiercely now but I assure you they'll bury the hatchet before long.

fighting
harp
fighting
{s} savaş

Savaş bir hafta sürdü. - The fighting lasted one week.

Vietnam savaşında savaşırken öldü. - He died fighting in the Vietnam War.

fighting
savaşarak

O hayatının çoğunu düşmanlarıyla savaşarak harcamış cesur bir savaşçıydı. - He was a brave warrior who had spent most of his life fighting his enemies.

fighting
{s} mücâdeleye hazır
fighting
(Askeri) SAVAŞ: Taktik alanda, yapılan bir savaş içinde bilfiil çarpışmalar
fighting
{i} mücâdele

Onlar şimdi şiddetle mücadele ediyorlar fakat çok uzun zaman geçmeden önce savaş baltasını gömeceklerine sizi temin ederim. - They're fighting fiercely now but I assure you they'll bury the hatchet before long.

Ben sonuna kadar mücadeleye niyet ediyorum. - I intend on fighting till the end.

fighting
{s} savaşçı

O hayatının çoğunu düşmanlarıyla savaşarak harcamış cesur bir savaşçıydı. - He was a brave warrior who had spent most of his life fighting his enemies.

İngilizce - İngilizce
fighting
present participle of fight