He remains loyal to his principles.
- O, prensiplerine sadık kalıyor.
Tom agreed with Mary in principle.
- Tom Mary ile prensipte anlaştı.
I make it a rule to study math every day.
- Her gün matematik çalışmayı prensip edinirim.
He makes it a rule never to speak ill of others.
- Başkaları hakkında kötü konuşmamayı kendisine prensip olarak benimsemektedir.