Tom'un öleceğine dair bir önsezim vardı.
- I had a premonition that Tom would die.
Ne vahşi, ne de evcil hayvanların ölümle ilgili herhangi önsezileri var gibi görünüyor.
- Neither wild nor domestic animals appear to have any premonition of death.
O, o filmi izledikten sonra önsezi duygusu ile doluydu.
- After watching that film he was filled with a sense of foreboding.
Onun önsezisine rağmen Mary kilere girdi.
- Despite her foreboding, Mary entered the cellar.