Bunun hakkında konuşmayı tercih etmiyorum.
- I prefer to not talk about it.
Kırmızı ruj sürmeyi tercih etmem.
- I don't prefer to wear red lipstick.
Klas ve farklı olmak için Hawaii tişörtümü ve yeşil şortumu giymeyi tercih ettim, ama çabucak beyaz gömlek ve siyah pantolona alıştım.
- I preferred wearing my Hawaiian T-shirt and green shorts to be cool and different, but I quickly got used to the white shirt and black slacks.
Gece çalışmayı tercih etti.
- He preferred studying at night.
Senin öncelikli dilin nedir?
- What's your preferred language?
Cuma günü gitmeyi tercih ediyor.
- He'd prefer to go on Friday.
Yabancı ürünler yerine yerli ürünler almayı için tercih ederim.
- I prefer to buy domestic rather than foreign products.