Teslim olmanız daha iyi olurdu.
- It would be preferable for you to surrender.
Barış savaştan daha iyidir.
- Peace is preferable to war.
Etkisi önemli belirleyiciler alandaki yazarlar ya da makalelerin sayısı değil daha ziyade atıf yoğunluğu ve edebiyat yaş göstergesiydi.
- The key determinants in impact are not the number of authors or articles in the field but, rather the citation density and the age of the literature cited.
O, kadınları anlamlı bir meşgale olmaktan daha ziyade tek kullanımlık zevk olarak görüyor.
- He regards women as disposable pleasures rather than as meaningful pursuits.
Giydiğin ayakkabılar oldukça pahalı görünüyorlar.
- The shoes you are wearing look rather expensive.
Sözleşme oldukça gevşek.
- The contract was rather loose.
Onun yarına kadar oraya varması tercih edilir.
- It is preferable that he gets there by tomorrow.
Bence barış savaşa daha çok tercih edilir, değil mi?
- I think peace is very much preferable to war, don't you?
Mutlu olmak her şeyin mükemmel olduğu anlamına gelmez fakat aksine eksikliklerin ötesine bakmaya karar vermenizdir.
- Being happy doesn't mean that everything is perfect, but rather that you've decided to look beyond the imperfections.
O benim annem değil aksine benim en büyük ablam.
- She is not my mother but rather my oldest sister.
Eğer ikinci dilinden anadiline çeviri yaparsan, bu durumun tersine tercihen, hata yapma olasılığın daha az olur.
- If you translate from your second language into your own native language, rather than the other way around, you're less likely to make mistakes.
Eğer ikinci dilinden anadiline çeviri yaparsan, bu durumun tersine tercihen, hata yapma olasılığın daha az olur.
- If you translate from your second language into your own native language, rather than the other way around, you're less likely to make mistakes.