Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
- It would be to your advantage to prepare questions in advance.
Onun görüşü önyargısızdır.
- His opinion is free from prejudice.
Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
- It would be to your advantage to prepare questions in advance.
O iki gün önceden vardı.
- He arrived two days previously.
Tom Mary'nin evlilik öncesi anlaşmayı imzalamasını istedi.
- Tom wanted Mary to sign a prenuptial agreement.
Buz birçok tarih öncesi hayvanlar fosilleştirdi.
- The ice has fossilised many prehistoric animals.
Hegel'le aynı şekilde, Panovsky'nin diyalektik kavramı tarihe önceden belirlenmiş bir rotayı izlettirir.
- In the same way as Hegel, Panovsky's notion of the dialectic makes history follow a predetermined course.
Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
- It would be to your advantage to prepare questions in advance.
Boynun bir önceki yılda kalınlaştı mı?
- Has your neck thickened during the previous year?
Onunla önceki gün tanıştım.
- I met him on the previous day.
O önceden kesilmiş domuz filetosu aldı.
- He bought the pre-cut pork loin.
O önceden kesilmiş domuz filetosu aldı.
- He bought the pre-cut pork loin.
Senin vergi öncesi gelirin nedir?
- What's your pre-tax income?
this serial is pre-pidded.
I am, in point of fact, a particularly haughty and exclusive person, of pre-Adamite ancestral descent. You will understand this when I tell you that I can trace my ancestry back to a protoplasmal primordial atomic globule.
pre-Christian traditions.
A preanal gland.
pre-combustion decarbonization.
pre-combustion chamber.
She ran her lips along the side of his shaft, squeezing the head and licked away the bit of pre-cum that had oozed out; sticking her tounge in the slit. Duane crawled futher up the bed, begging her to stop.
pre-stressed concrete.
... So it's got some pre-programming telling it ...
... Google Maps came up with the idea of pre rendering the map ...