You're practically family.
- Siz pratikte ailesiniz.
His idea is practical.
- Onun fikri pratiktir.
His ideas are always practical.
- Onun fikirleri her zaman pratiktir.
Tom practices playing the bassoon every day.
- Tom her gün fagot çalarak pratik yapar.
In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.
- Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var.
Tom has no practical experience.
- Tom'un hiçbir pratik deneyimi yoktur.
He usually wants to practise his English on me.
- O genellikle İngilizcesini benim üzerimde pratik yapmak istiyor
I want to practise my English.
- İngilizcemi pratik yapmak istiyorum.