Your ideas are hardly practical.
- Sizin fikirleriniz hemen hemen hiç pratik değil.
His ideas are always practical.
- Onun fikirleri her zaman pratiktir.
To write good English requires a lot of practice.
- İyi İngilizce yazma, çok fazla pratik gerektirir.
In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.
- Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var.
Tom has no practical experience.
- Tom'un hiçbir pratik deneyimi yoktur.
I want to practise my English.
- İngilizcemi pratik yapmak istiyorum.
Tom practised his speech in front of the mirror.
- Tom, konuşmasını aynanın karşısında pratik yaptı.