Tom kartları kesti ve dağıtmaya başladı.
- Tom cut the cards and started dealing.
Bu tür sorunlarla uğraşmaya alışkınım.
- I'm used to dealing with these kind of problems.
Bu tür bir problemle uğraşmaya alışkınım.
- I'm used to dealing with this kind of problem.
Bu sorunla ilgili yeni bir yaklaşıma acil bir ihtiyaç vardır.
- There is an urgent need for a new approach to dealing with this problem.
O sorunla uğraşıyoruz.
- We're dealing with that problem.
Tom gibi insanlarla uğraşmaya alışkın değilim.
- I'm not used to dealing with people like Tom.
Tom'un Mary ile hiç herhangi bir ilişkisi oldu mu?
- Did Tom ever have any dealings with Mary?
Bir dolandırıcı ile ilişkin vardı.
- You had dealings with a crook.
Ticaretin ruhu dürüst iş yapmaktır.
- The soul of commerce is upright dealing.
Bu şirketin yurt dışında birçok iş anlaşmaları vardır.
- This company has many business dealings abroad.