Japon folklöründe, bakenekolar büyülü güçleri olan kedilerdir.
- In Japanese folklore, bakeneko are cats with magical powers.
Avrupalı emperyalist güçlere karşı yapılan Türk İstiklal Savaşı 1919'dan 1923'e kadar devam etti.
- Turkish war of independence against Eurpean imperialist powers had lasted from 1919 to 1923.
Avrupalı emperyalist güçlere karşı yapılan Türk İstiklal Savaşı 1919'dan 1923'e kadar devam etti.
- Turkish war of independence against Eurpean imperialist powers had lasted from 1919 to 1923.
Tekne güç için bir motor kullanır.
- The boat uses a motor for the power.
Nehir şehre elektrik enerjisi sağlamaktadır.
- The river furnishes electric power to the town.
Nükleer enerji elektrik üretmek için kullanılır.
- Nuclear power is used to generate electricity.
O senden daha kuvvetli.
- She's more powerful than you.
Üç'ün üçüncü dereceden kuvveti 27'dir.
- The third power of 3 is 27.
Egemen sınıf yetkilerinden vazgeçmez.
- The ruling class will not surrender its power.
Belge, Manuela'ya tüm yetkileri verir.
- The document grants full powers to Manuela.
İktidar partisi bozulmuş fakat muhalefet biraz daha iyi.
- The party in power is corrupt, but the opposition is little better.
İktidar yolsuzluğa neden olur.
- Power brings corruption.
1929'da ezici bir üstünlükle iktidara geldi.
- He swept to power in 1929.
Hukukun üstün gücüne inanıyordu.
- He believed in the supreme power of the law.
Üç'ün üçüncü dereceden kuvveti 27'dir.
- The third power of 3 is 27.
Kuvvetlerin ayrılığı teorisi onun Kanunların Ruhu adlı kitabında Montesquieu'ya atfedilmiştir.
- The theory of the separation of powers is attributed to Montesquieu in his book The Spirit of the Laws.
Nükleer enerji elektrik üretmek için kullanılır.
- Nuclear power is used to generate electricity.
Tom çocuklarının elektrikli aletlerini kullanmasına izin vermezdi.
- Tom wouldn't let his children use his power tools.
Bu ülkenin askerî gücü çok gelişmiştir.
- The military power of this country is very advanced.
Tom'un çok fazla irade gücü vardır.
- Tom has a lot of will power.
Bazı insanlar hükümetin oldukça çok fazla gücünün olduğunu düşünüyor.
- Some people think the government has way too much power.
Hükümette bazı güçlü insanlar tanıyorum.
- I know some powerful people in the government.
Hukukun üstün gücüne inanıyordu.
- He believed in the supreme power of the law.
1929'da ezici bir üstünlükle iktidara geldi.
- He swept to power in 1929.
Her geri dönüşümlü alüminyum bir TV'yi üç saat çalıştırmak için gerekli enerjiyi kazandırabilir.
- Every recycled aluminium can saves enough energy to power a TV for three hours.
It appeared as though the hospital at Barchester would fall into abeyance, unless the powers that be should take some steps towards putting it once more into working order.
In the face of expanding federal power, California in particular struggled to maintain control over its Chinese population.
Past and future obviously have no reality of their own. Just as the moon has no light of its own, but can only reflect the light of the sun, so are past and future only pale reflections of the light, power, and reality of the eternal present.
We need a microscope with higher power.
This CD player is powered by batteries.
After the pylons collapsed, this town was without power for a few days.
... developer console, I'd like to invite on stage Ellie Powers ...
... so that Russia and the United States is--by far and away the two largest nuclear powers--are ...