Bu nasıl mümkün olabilir?
- How is this possible?
Onun için mümkün olabilir fakat ben testi asla geçemezdim.
- For him it may be possible, but I'd never pass the test.
Onun yalan söylüyor olması mümkündür.
- It is possible that he is telling a lie.
The Network'ün kasım meselesinde görünen raporunun 70 kopyasını üretmek ve onları ajanlarımıza dağıtmak mümkün mü?
- Is it possible to reproduce 70 copies of your report which appeared in the November issue of The Network and distribute them to our agents?
Almanya olası bir açlıkla yüz yüze kaldı.
- Germany faced possible starvation.
Olası yan etkiler arasında bulanık görme ve nefes darlığı bulunmaktadır.
- Possible side effects include blurred vision and shortness of breath.
Biraz yardım almadan bunu başarmanın olanaklı olduğunu sanmıyorum.
- I don't think it's possible to do this without some help.
Bilimsel çalışmalar yoluyla bu kayaların yaşını belirlemek olanaklıdır.
- It is possible to determine the age of these rocks through scientific studies.
Tom'un gelememesi muhtemel.
- It's possible Tom might not come.
Tom muhtemelen Mary'ye bunu mümkün olan en kısa sürede yapması gerektiğini söyleyecektir.
- Tom is probably going to tell Mary that she should do that as soon as possible.
Tom o konuda muhtemelen yalan söylüyor olabilir.
- Tom may possibly be lying about that.
Söylediği muhtemelen doğru olabilirdi.
- What he said could possibly be true.
Bu mümkün ama son derece düşük ihtimal.
- That's possible but highly unlikely.
Fukushima Daiichi tesisindeki temizlik, yıllar belki de on yıllar sürebilir.
- The cleanup at the Fukushima Daiichi plant could take years, possibly decades.
Tom artık belki yemek yiyemiyeceğini söyledi.
- Tom said that he couldn't possibly eat any more.
Diğer makul açıklamanın olmadığını anlıyorum.
- I see no other possible explanation.
Bunun tek bir makul açıklaması var.
- There's only one possible explanation.
Her mümkün durumu tahmin etmek imkansızdır.
- It's impossible to anticipate every possible situation.
Tom imkansızı mümkün hale getirmeye çalışıyor.
- Tom's trying to make the impossible possible.
Jones and Smith are both possible for the opening in sales.
It's not just possible, it's probable.
Jones is a possible for the new opening in sales.
I couldn't possibly cheat on my wife.
This rare and possibly unique specimen must be conserved.
Tom might possibly be mad.
- Tom might possibly be angry.
That story can't possibly be true.
- That story cannot possibly be true.
... VIC GUNDOTRA: Now we'd like to talk about what was possibly ...
... possibly cap the prices?" >> HIGGINBOTTOM: That's a good question, CB. ...