Onun için mümkün olabilir fakat ben testi asla geçemezdim.
- For him it may be possible, but I'd never pass the test.
Yarın ara sıra sağanaklar olabilir.
- Occasional showers are possible tomorrow.
Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
- I'd like to stay one more night. Is that possible?
Hepimiz mümkün olduğu kadar uzun yaşamak istiyoruz.
- All of us want to live as long as possible.
Bir kaza geçirmiş olması olasıdır.
- It is possible that he has had an accident.
Olası yan etkiler arasında bulanık görme ve nefes darlığı bulunmaktadır.
- Possible side effects include blurred vision and shortness of breath.
Herkesi memnun etmek olanaklı değildir.
- It's not possible to please everyone.
Böyle yüksek bir hızda yolculuk etmek olanaklı mı?
- Is it possible to travel at such a high speed?
Bugün Tom'un, toplantıya katılmayacağı muhtemeldir.
- It's possible Tom won't attend the meeting today.
Tom muhtemelen Mary'ye bunu mümkün olan en kısa sürede yapması gerektiğini söyleyecektir.
- Tom is probably going to tell Mary that she should do that as soon as possible.
Muhtemelen cevabı biliyor olabilir.
- She might possibly know the answer.
Söylediği muhtemelen doğru olabilirdi.
- What he said could possibly be true.
Bu mümkün ama son derece düşük ihtimal.
- That's possible but highly unlikely.
Fukushima Daiichi tesisindeki temizlik, yıllar belki de on yıllar sürebilir.
- The cleanup at the Fukushima Daiichi plant could take years, possibly decades.
Tom artık belki yemek yiyemiyeceğini söyledi.
- Tom said that he couldn't possibly eat any more.
Diğer makul açıklamanın olmadığını anlıyorum.
- I see no other possible explanation.
Bunun tek bir makul açıklaması var.
- There's only one possible explanation.
Her mümkün durumu tahmin etmek imkansızdır.
- It's impossible to anticipate every possible situation.
algılama olmadan yaratmak imkansızdır.
- It is not possible to conceive without perceiving.
Jones and Smith are both possible for the opening in sales.
It's not just possible, it's probable.
Jones is a possible for the new opening in sales.
I couldn't possibly cheat on my wife.
This rare and possibly unique specimen must be conserved.
Tom might possibly be mad.
- Tom might possibly be angry.
That story can't possibly be true.
- That story cannot possibly be true.
... "You've been working for the RIAA now for 16 years. I don't see how you can possibly ...
... I'd won everything that I possibly could in Europe, and ...