Ben onun duygularını incitmiş olabilirim.
- I may have hurt his feelings.
Müzik duyguları tahrik eder.
- Music moves the feelings.
Susie iyi hissetmediği için oyuna katılamadı.
- Susie was unable to take part in the game because she wasn't feeling well.
Tom'un iyi hissetmediğini derhal söyleyebilirim.
- I could tell right away that Tom wasn't feeling well.
Çok aç hissetmiyordum.
- I was not feeling very hungry.
Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
- We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
Evin sallandığını hissederek caddeye doğru koştum.
- Feeling the house shake, I ran out into the street.
Bu sabah kendimi çok hasta hissederek uyandım.
- I awoke this morning feeling very ill.
Hüzünlenmeyi seviyorum. Çoğu insanın üzücü duygudan kaçmaya çalıştığını biliyorum. Fakat sanırım bu yanlış.
- I like to feel sad. I know that most people try to avoid any kind of sad feeling. But I think that is wrong.
Sanırım onun duygularını incittim.
- I think I hurt his feelings.