Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
- Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
Öğrenciler arasında çok popüler.
- She is very popular among the students.
Yaygın görüşün aksine, Tom o kadar da saf değildir.
- Contrary to popular belief, Tom isn't that naive.
Köpek balığı süzgeci çorbası Çin'de çok yaygındır.
- Shark fin soup is very popular in China.
Hentbol Danimarka'da çok sevilen bir spordur.
- Handball is a very popular sport in Denmark.
O, sınıftaki en sevilen oğlan.
- He's the most popular boy in the class.
Nixon, 1972 yılı seçimini büyük bir halk oyuyla kazandı.
- Nixon won the election of 1972 by a huge popular vote.
1960'larda halk müziği çok popülerdi.
- In the 1960s, folk music was very popular.
Genellikle eğitimli insanlarda olduğu gibi o klasik müziği popüler müzikten daha çok seviyor.
- As is often the case with educated people, he likes classical music better than popular music.
Roger Miller'ın Dang Me'si Amerikan folk müziği fanatikleri arasında ve popüler müzik fanatikleri arasında da bir liste başıydı. O miyonlarca adet sattı.
- Roger Miller's Dang Me was a hit with country music fans and with popular music fans too. It sold millions of copies.
Organizers in city formed a Popular Committee Against the Fertilizer Factory: Şehirdeki organizatörler gübre fabrikasına karşı bir Halk Komitesi oluşturdular.
Kentte popülerlik kazandı.
- She won popularity in the town.
Bu film büyük popülerlik kazandı.
- This movie has won great popularity.
Genellikle eğitimli insanlarda olduğu gibi o klasik müziği popüler müzikten daha çok seviyor.
- As is often the case with educated people, he likes classical music better than popular music.
Genelde Japon arabaları denizaşırı ülkelerde daha popüler.
- Generally speaking, Japanese cars are popular overseas.
Kent, önemli bir turistik yer olarak rağbet kazandı.
- The city is gaining popularity as a major tourist destination.
Aktör, popülaritesinin doruğunda öldü.
- The actor died at the height of his popularity.
Onun popülaritesi azalıyor.
- His popularity is waning.
The commonly held in popular estimation are greatest at a distance. - John Henry Newman.
Homilies are plain popular instructions. - Richard Hooker.
Such popular humanity is treason. - Joseph Addison.
The smallest figs, called popular figs, . . . are, of all others, the basest and of least account. - Holland?.
It's popular among senior citizens.
- It's popular among the elderly.
Fizzy water isn't very popular in America.
- Fizzy water isn't very popular in the United States.
Walls are very big these days.
- Walls are very popular these days.
It's very big these days.
- It's very popular these days.
... few people who are as popular on YouTube as our guest today, Taylor Swift. ...
... And that is our most popular episode. ...