Pirinç hasatı bu yıl kötü.
- The rice crop is poor this year.
Onun görme kabiliyeti kötü.
- He has poor eyesight.
Fakir olmayı zengin olmaya tercih ederim.
- I prefer being poor to being rich.
Fakir, çok az şeye sahip olan değildir fakat çok isteyendir.
- Poor is not the one who has too little, but the one who wants too much.
O, yoksul insanlar için pek çok şey yaptı.
- He has done many things for poor people.
Belgesel, yoksulların durumu hakkında bilinçlendirmek demektir.
- The documentary is meant to raise consciousness about the plight of the poor.
Zavallı Tom'un her yerinde.
- It's all over with poor Tom.
Şu zavallı kadın engelli.
- That poor lady is disabled.
Olağandışı düşük ısılar bu yıl düşük kaliteli pirinç hasatından sorumlu tutulmaktadır.
- Unusually low temperatures account for the poor rice crop this year.
Verimsiz bir pirinç hasadı başımızı belaya sokacaktır.
- A poor rice harvest will get us into real trouble.
Yetersiz eğitim politikası Japonya için zararlıdır.
- The poor educational policy is a detriment to Japan.
Yetersiz bir sürücü olmasına rağmen sürücü sınavını geçebildi.
- He managed to pass his driving test even though he was a poor driver.
Muhtemelen uyuşturucu kullanıyorsunuz. Bu sizi daha sağlıksız yapar.
- You probably smoke drugs. It makes you poorer.
Zayıf bir hafızan var.
- You've got a poor memory!
Tom'un zayıf bir hafızası var.
- Tom has a poor memory.
Yoksul bir adamın oğlu olan Dan, bir üniversite eğitiminin hayalini kuruyordu.
- Dan, the son of a poor man, dreamed of a university education.
Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.
- For a professional, he gave a poor account of himself in today's game.
Yoksul İrlandalı şimdi yapayalnız bırakıldı ve diğerlerinin nereye gittiğini bilmiyordu, bu yüzden, o sadece çok üzgün ve sefil bir şekilde olduğu yerde kaldı.
- The poor Irishman was now left all alone, and did not know where the others had gone to, so he just stayed where he was, very sad and miserable.
Zavallı çocuklar korkudan titriyorlardı.
- The poor boys were shivering with fear.
Zavallı çocuk ne yapacağını bilmiyordu.
- The poor boy was at a loss what to do.
Tom yetersiz eğitimliydi.
- Tom is poorly educated.
Tom'un yetersiz uyuması şaşılacak bir şey değil; o, günde on iki fincana kadar kahve içer.
- It's no wonder Tom's sleeping poorly; he drinks up to twelve cups of coffee a day.
Yağlama sistemi kötü dizayn edilmişti.
- The lubrication system was poorly designed.
Tom testte kötü şekilde yaptı.
- Tom did poorly on the test.
Avrupa Birliği'nin en yoksul ülkesi, Amerika Birleşik Devletlerindeki en yoksul eyaletten daha mı yoksuldur?
- Is the poorest country in the European Union poorer than the poorest state in the United States?
Yoksul daha da yoksullaşıyor.
- The poor are getting poorer.
Savaş, sen kazansan bile, seni daha yoksul ve daha güçsüz yapar.
- War makes you poorer and weaker, even if you win.
Onlar yoksulun en yoksuluydular.
- They are the poorest of the poor.
Avrupa Birliği'ndeki en yoksul ülke hangisidir?
- What is the poorest country in the European Union?
Sağlıklı bir kişi kötü muayene edilmiş hasta bir kişidir.
- A healthy person is a poorly examined sick person.
Zenginlerin fakirler kadar sorunu vardır.
- The rich have trouble as well as the poor.
Zenginler bazen fakirleri hor görürler.
- The rich sometimes despise the poor.
We were so poor that we couldn't afford shoes.
I received a poor reward for all my hard work.
Cow's milk is poor in iron.
That was a poor performance.
Oh you poor little thing.
The poor are always with us.
She was an Eastern Virginia woman, and, although poor as a church mouse, thought herself superior to West Virginia people.
Much as the creators of Usenet called it “the poor man's ARPANET,” bulletin boards were a poor man's FTP:.
Heavy as was her burden, not one feather's weight of it should he carry, if by any means in her poor power she could hold it from his back.
A few years ago it was a dirt-poor outpost populated by rural migrants. - A critical election for the best dressed man in Turkey, The Week, 4 August 2007, 625, 16.
Rod Pritchard, who owns a farm equipment business in Eastern Ontario, says the Liberal government has done a “piss poor” job explaining the harmonized tax.
... But foreclosing on owner override probably means that there will be poor people who won't ...
... but both of us working poor little Charlie doesn't stand a chance ...