Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.
- Tom was probably pondering something.
Soruyu bir süre düşünüp taşındı.
- She pondered the question for a while.
Hepimiz ne olduğunu düşünüp taşındık.
- We all pondered over what had taken place.
Bunu düşünmek zorunda kalacağım.
- I'll have to ponder this one.
time to ponder over its fallacies.