Later, those from many other countries flocked to the United States because they were attracted by reports of great economic opportunities and religious and political freedom.
- Daha sonra, diğer birçok ülkeden olanlar büyük ekonomik imkanlarla ilgili raporlar ve dini ve politik özgürlük tarafından cezbedildikleri için Amerika Birleşik Devletlerine akın ettiler.
The political situation has changed.
- Politik durum değişti.
I am trying to understand the politics of my country.
- Ülkemin politikasını anlamayı deniyorum.
Someone made a threat to kill that politician.
- Birisi o politikacıyı öldürmekle tehdit etti.
Because it is politics that has caused this war, making the war our everyday reality.
- Savaşı gündelik gerçeklik yaparak, bu savaşa sebep olan politik görüştür.
Aren't you still politically active?
- Sen hâlâ politik olarak aktif misin?
Tom was politically conservative.
- Tom politik olarak muhafazakârdı.