Bu herkes için memnuniyet verici olmalı.
- That should be pleasing to anyone.
Bu senin için hoş mu?
- Is it pleasing to you?
Parktaki yeşil yapraklar göze hoş geliyor.
- Green leaves in a park are pleasing to the eye.
Onu memnun etmek zor.
- It's hard to please him.
Onu memnun etmek zordur.
- He is hard to please.
Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.
- Please tell me where you will live.
Lütfen çok hızlı konuşma.
- Please don't speak so fast.
Onu mutlu etmek oldukça zordur.
- He is rather hard to please.
Lütfen ne olursa olsun sigara içme.
- Please don't smoke cigarettes no matter what.
Her presentation pleased the executives.
May I help you? —Please.
Oh, please, do we have to hear that again?.
Just do as you please.
Could you tell me the time, please?.