Bu ayakkabılardan memnunum.
- I'm pleased with these shoes.
Erkek kardeşim sınav sonucundan çok memnundu.
- My brother was very pleased with the examination result.
Seni memnun ettim, değil mi?
- I pleased you, right?
Yağmura rağmen bu yolculuk beni çok memnun etti, genel olarak.
- In spite of the rain, this trip very much pleased me, on the whole.
Ben senin hoşnut olacağını düşündüm.
- I thought you'd be pleased.
Ben senin hoşnut olmandan memnunum.
- I'm glad you're pleased.
Tom çok keyifli olacak.
- Tom will be so pleased.
Tom keyifli görünmüyordu.
- Tom didn't look pleased.
Davranışından memnun olmaktan uzağım.
- I am far from pleased with your behavior.
Şimdiki patronumu memnun etmek zordur.
- My immediate boss is tough to please.
Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.
- Some doctors say something to please their patients.
Lütfen çok hızlı konuşma.
- Please don't speak so fast.
Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.
- Please tell me where you will live.
Seninle tanıştığıma çok memnun oldum.
- I'm very pleased to meet you.
Seni gördüğüme memnun oldum.
- I'm pleased to see you.
Onu mutlu etmek oldukça zordur.
- He is rather hard to please.
Lütfen ne olursa olsun sigara içme.
- Please don't smoke cigarettes no matter what.
Her presentation pleased the executives.
May I help you? —Please.
Oh, please, do we have to hear that again?.
Just do as you please.
Could you tell me the time, please?.
... of ideas. You see it in faculty members who are pleased when their students make a ...
... I think that you'll be pleased with the direction that our assessments and our testing system ...