Başkalarına güzel bir şekilde davranmak benim için çok zordu.
- It was hard for me to act pleasantly to others.
Güzel bir gündü ama parkta çok az kişi vardı.
- It was a pleasant day, but there were few people in the park.
Sesi dinlemek için hoş.
- Her voice is pleasant to listen to.
Bana karşı çok naziktin, ve ben gerçekten hoş bir yolculuk yaptım. Çok teşekkür ederim.
- You were so nice to me, and I had a really pleasant trip. Thanks so much.
Platoda yürüyüş yapmak zevklidir.
- It's pleasant to take a walk on the plateau.
Kırsalda gezmeyi zevkli buldum.
- I found it pleasant walking in the country.
Ne keyifli bir yolculuk yaptık!
- What a pleasant journey we had!
Sevgi dolu yaşlı bir çifti izlemek keyifli.
- It is pleasant to watch a loving old couple.
to destroy the affections of truth, and thereby the pleasantnesses and happinesses of heaven.