Başkalarına güzel bir şekilde davranmak benim için çok zordu.
- It was hard for me to act pleasantly to others.
Bugün güzel bir gündü.
- Today was a pleasant day.
Hiçbir şey sabah yapılan bir yürüyüş kadar hoş değil.
- Nothing is as pleasant as a walk in the morning.
Bana karşı çok naziktin, ve ben gerçekten hoş bir yolculuk yaptım. Çok teşekkür ederim.
- You were so nice to me, and I had a really pleasant trip. Thanks so much.
Platoda yürüyüş yapmak zevklidir.
- It's pleasant to take a walk on the plateau.
Kırsalda gezmeyi zevkli buldum.
- I found it pleasant walking in the country.
Sevgi dolu yaşlı bir çifti izlemek keyifli.
- It is pleasant to watch a loving old couple.
Ne keyifli bir yolculuk yaptık!
- What a pleasant journey we had!