Zehirli bitkilerden uzak durmalıyız.
- We should keep away from the poisonous plants.
Bitkilerin acı hissetmesinin olası olmadığını düşünüyorum.
- I think it's unlikely that plants feel pain.
Öncelikle bütün bu tohumları ekmek zorundayız.
- First of all, we have to plant all these seeds.
Annem bahçeye çiçek ekmekle meşgul.
- My mother is busy planting flowers in the garden.
Bahçeye ağaç dikmek zorundayım.
- I have to plant trees in the garden.
Düşmanlar tesisi bombalayarak imha ettiler.
- The enemies destroyed the plant by bombing.
Fukushima Daiichi tesisindeki temizlik, yıllar belki de on yıllar sürebilir.
- The cleanup at the Fukushima Daiichi plant could take years, possibly decades.
Ham petrol bu fabrikada arıtılır.
- Crude oil is refined at this plant.
Boston'da bir fabrikamız var.
- We have a plant in Boston.
Boston'da bir işletmemiz var.
- We have a plant in Boston.
Nükleer enerji santralleri tehlikelidir, nükleer silahlardan söz edilmemeli.
- Nuclear power plants are dangerous, not to mention nuclear weapons.
Burada bir elektik santralı inşa etmek için planlar var.
- There are plans to build a power plant right here.
Bitkilerinle konuşur musun?
- Do you talk to your plants?
Zehirli bitkilerden uzak durmalıyız.
- We should keep away from the poisonous plants.
The new guy turned out to be a plant.
Tatoeba bir bahçe gibidir: fidanlar ekmelisin, onlarla ilgilenmelisin ve nasıl büyüteceğini izlemelisin.
- Tatoeba is like a garden: you must plant seedlings, tend to them and watch them grow.
Oraya fidan ekmeye gittik.
- We went there to plant saplings.
Ormanların dikimi çevre için iyidir.
- Planting forests is good for the environment.
Bahçıvan bahçenin ortasına bir gül ağacı dikti.
- The gardener planted a rose tree in the middle of the garden.
Bahçeye ağaç dikmek zorundayım.
- I have to plant trees in the garden.
Biz daha çok çiçek dikmemiz gerekir.
- We should plant more flowers.
The garden had a couple of trees, and a cluster of colourful plants around the border.
Plant your feet firmly and give the rope a good tug.
O’Sullivan risked a plant that went badly astray, splitting the reds.
That gun's not mine! It was planted there by the real murderer!.
... With few easy to domesticate plants and animals of their own, ...
... People blessed with the right mix of plants and animals ...